Kapatmak için Esc tuşuna basın

Startup Kafası!

Bazı işler bu coğrafyada gerçekleşince, ister istemez deformasyona uğrayabiliyor. Altı doldurulabiliyor, içi boşaltılabiliyor, farklı anlamlar yüklenip, olmadık sonuçlar çıkarılabiliyor.
İçi iyice boşalmış iki kavram startup ve girişimcilik her gün her an yanımızda, çevremizde.

Öncelikle startup ile girişmciliği karıştırmamak lazım.

Özetle startup belli orijinal bir fikre sahip, bu fikri geliştirip pişiren ve büyüten organizasyonlar olarak tanımlanabilir. Girişimcilik ise aslında risk alma disiplini olarak görülebilir. Üretim faktörlerini bir araya getirerek kar etmek amaçlı (zarar etme riskini de göze alarak) kurulan organizasyonlar olarak tanımlanabilir kısaca.

Yani her iki kavramında birbirine göre farklılıkları var. Ancak bugüne kadar katıldığım seminer, konferans ve benzeri organizasyonlarda, okuduğum yazılarda ve tanıştığım kimi kişilerde aynı duyguyu sezdim. Kısa yoldan köşeyi dönmek.

Köşelere köşebent olurum abi!..

Bu kısa yoldan köşeyi dönme kavramı aslında bir süredir kafama takılan bir konu. Genetik olarak nesiller boyunca DNA’mıza işlenmiş bir olgu. Orijinal fikirler üretmek için kafayı yormak yerine bir başkasının fikrinden yola çıkarak fayda görme çabası ruhumuza işlemiş. Bunun en çıplak örneğini kısa süre bir parçası da olduğum tuttur.com projesinde gözlemledim. Spor bahislerinde eğer mantıklı ve azar azar oynarsanız ufak mebleğlar kazanmak çok mümkün. Bir liranıza onbeş kuruş veren bahisler gibi. Ancak tuttur.com’un sosyal bahis özelliği sayesinde anlıyoruz ki oyuncuların büyük yüzdesi hep vurgun peşinde. 1 lirasına 1,5 lira veren maçların esamesi okunmazken, 2 lirasına 2,000 lira veren karmaşık kombine edilmiş kuponlar yüzlerce binlerce kez oynanıyor.

Yani amaç hep kısa yoldan büyük kazanmak, ya da başka bir deyişle köşelere köşebent olmak!

startupkafasi3

Tam Startup kafası işte!
Startup olarak yola çıkmaya hazırlananların da, yeni bir işe başlayanların da genel olarak ağzından düşmeyen bir cümle “Startup Kafası”. Kısa süre önce yeni işe başlayacak birinden duyduğum sözler gerçekten ilginçti. “Abi tam startup kafası işte, işe 11:00’de başlıyorlarmış…”

Halbuki startup yan gelip yatma yeri mi? İşin en zorlu süreci startup’ta yaşanmıyor mu? Bu noktada prototipi hayata geçirerek iş ve kazanç yöntemlerini geliştirip, modelini ispat etme çabasında değil midir startup’çı?

Profesyonel iş düzenlerinin oturmuş olduğu firmalarda, kalabalık çalışanlarınıza “Biraz daha startup kafası beyler, lütfen!” diyerek yarattığınız sinerji trenine binerek başka diyarlara yola çıkabilirsiniz.

Ancak gerçek startup, mücadelenin kanlı dövüşlerin, aslanlara yem olmamak için daha güçlü olmanın savaşının verildiği arenalar değil mi?

Niçin bizdeki algı “Hmmm çorap sitesi açarım, ayda 12678 tane çorap satsam BMW’yi altıma çekerim!!!” ötesine taşınamıyor. Eller o taşların altına konulmuyor.

Verdiğim bir seminerde gerçekten beni ikna edecek bir startup’ın ya da girişimin de diyebiliriz, sitesini tasarlayacağıma söz vermiştim. Sözüm geçerli. Bu gidişle de tutamayacağım herhalde. Bu coğrafyadan dünya çapında, bırakın dünyayı faydalı ve eşsiz projeler çıkmasını beklemek bana artık hayalcilik olarak geliyor.
Bir startup projesi için vazgeçilmez öncelikler daha önce pek keşfedilmemiş, faydalı ve işe yarar, aynı zamanda popüler olmaya uygun olması.  Ancak gözlerden okunan bunların aksine hazır bir e-ticaret paketi alıp çorap satma hevesinden öte geçmiyor. Ya da hemen hızlıca hiç bir altyapı, organizasyon ve disiplin oluşturmadan bu işlere dalıp en kısa sürede bir yatırım alma arzusu veya birilerine karlı bir şekilde satıp çıkış yapma isteği ile yanıp tutuşan genç bir nesil var ortada? Bilişim ya da teknoloji adına hiç bir şey geliştirmeden, evet sadece bir çorap sitesi ile!!

Oysa ki startup kafası ya da girişimcilik sadece ticareti elektronik ortama aktarmak ile eşdeğer kılınabilir mi?

startupkafasi2

Tanıştırayım bu abimiz büyük bir girişimci!
Memleketteki bir çok startup ve girişimin daha önce yurtdışında denenmiş, kanıtlanmış, karlı iş modelleri üzerine kurgulanmasını yadırgamıyorum. Burada girişimciliğin tek bir ayrıcalığı kalıyor, o da kafayı çalıştırıp kimse kopyalamadan, o modeli ülkeye taşıyıp kara geçmek.

10 sene önce bir domain alıp bugün 200-300 bin liralara satmayı bile akıl edemeyecek kadar ticari melekelerden uzak biri olarak fazla ahkam kesmeye de, büyük iş sahiplerine saygısızlık etmeye de niyetim yok.

Derdim bizden niye sektöre değer katacak, güzel, faydalı, şık, fonksiyonel ürün ve hizmetlerin çıkmadığı sorusuna yanıt bulmak.

Bu hazırcılığı bir kenara hiç bırakmayacak mıyız? En afilli startup’larımız çanta, takı siteleri, bu işlere yatırım yapanlar da onlardan daha büyük seviyedeki başka çanta-takı sitelerimi olacak? Bu mudur melek yatırım ve sektörün, kendi kuyruğunu kovalayan kediye dönmesinin açıklaması.

Her yıl yapılan girişim, startup, bilişim, kuluçka, inovasyon toplantılarında/yarışmalarında ortaya çıkan, birinci olan fikirleri, organizasyonları bir kaç ay sonra tekrar duymuyor, ya da yıl sonunda kapandığının haberini alıp yine sektörün ağır vasıtalarının gezindiği otobanda karşıya geçmeye çalışan kaplumbağayı uzaktan seyreder hale dönüyoruz?

Benim özetle söyleyeceğim başarılı modellerden esinlenin ama copy-paste etmeyin artık. Bunun ne sektöre ne büyük abilere faydası var onların da her önlerine gelen startup projelerine yatırım yapmak için yanıp tutuşmadıklarını bilmek gerekiyor bir noktada. Kendinizi de yorup hayal kırıklığına da uğramayın.

[well]

Önemli Not

Burada paylaştığım satırların kendi gözlemlerimden ortaya çıkan bana ait fikirler olduğunu belirtmek isterim. Ticari ve finansal dünyada ahkam kesecek kadar bir donanıma sahip değilim. Sektörün kabul görmüş, kendini kanıtlamış, bir çoğunun içinde de yer aldığım kurumları, organizasyonları ve buna bağlı kişi ve iş adamlarını eleştirmek de değil derdim. Asıl derdim özgünlük ve yenilikçi işlerin bu coğrafyadan da çıkabileceğine inanıyor olmam…

[/well]

Yorumlar (3)

  • Enesdiyor ki:

    29 Nisan 2014 3:31 pm

    En sonunda biri de çıkıp kral çıplak beyler dedi. Ben söylesem bunları ne cahilliğim kalır, ne aptallığım. Bu nedenle bunları Hasan abi’den duymak ayrıca beni mutlu etti. Özellikle aşağıdaki tespitin altına imzamı atarım.

    “Bu coğrafyadan dünya çapında, bırakın dünyayı faydalı ve eşsiz projeler çıkmasını beklemek bana artık hayalcilik olarak geliyor.”

  • Gürsudiyor ki:

    2 Ekim 2014 12:01 am

    Sevgili büyüğüm nacizane put.io yu size hatırlatmak istedim. Belki biliyorsunuzdur belki duymuşsunuzdur ama yine de benim aklıma gelince söyleyim dedim.

    put.io benim de üniversitem olan İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı sıralarından geçmiş bir grubun işi olan put.io dünya çapında “çok ünlü” bir platform olmayabilir ama yine de işe yarar ve kullanıcı kitlesi genel olarak dünya çapından.

    Teşekkürler, genç tasarımcılar ile paylaştığınız tüm tecrübe ve bilgileriniz için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir