
Web ve mobil dünyanın ara vermeden hızla gelişmesiyle, tasarımcıların iş üretme şekilleri de farklı formasyonlara bürünüyor. Peki bu süreçte proje paydaşları ile yaşananlar işin özünü nasıl etkiliyor? Yıllar öncesinde tasarımcılar, özellikle arayüz tasarımcıları daha sınırlanmış alanlarda iş üretmek zorundaydılar. Kendilerine verilen görsel malzemeler ne kadar ise ancak o oranda yaratıcı ve estetik işler ortaya çıkarabilirlerdi.
Ancak yıllar içerisinde gelişen web teknolojileri, tasarımcıları estetik konularda uzmanlaştırırken bir yandan da daha fonksiyonel ve kullanıcı merkezli tasarım ihtiyaçlarının ortaya çıkması ile evirmeye başladı.
Artık arayüz tasarımcıları sadece dekoratif konularda söz sahibi değil, aynı zamanda kullanıcı ekseninde sorun çözen birer uzman haline dönüştüler. Elimizde neredeyse sınırsız sayılabilecek, yaratıcılığımızı körükleyen, esinlenebileceğimiz, kendi ihtiyaçlarımıza göre uyarlayabileceğimiz bir çok teknoloji mevcut.
Bu konuda sınır tasarımcının hayal gücü ile kullanıcının ihtiyaçları. Elbette projenin paydaşlarının ihtiyaçlarını da göz ardı etmemek gerek. Ancak bu yeni nesil teknoloji ve çözümleri üretirken, taleplere yaratıcı çözümler ararken, işin daha çok tasarımcı, frontend ve yazılım geliştirici üçgeninde çözüme ulaşmasında fayda var.
Yenilikleri takip etmekte zorlanan, görsel iletişim ve dijitasl sanatlar ile ilgili olmayan paydaşlar üretmek istediğiniz estetik ve fonksiyonel öğelerin yolunu tıkayabilirler. Bu konuda tasarımcının bir başka görevi ortaya çıkıyor, o da ikna etmek.
Bir fonksiyonun ekrandaki gösteriminde onu neden, nasıl, ne için ve ne şekilde tasarladığınızı anlatmanız ve paydaşları bu konuda ikna etmeniz gerekebilir. Eğer aklınızdakilerin ekrana yansıması konusunda idealist biriyseniz bu ikna turlarına sıkılmadan, vazgeçmeden devam edeceksinizdir.
Konunun başına dönecek olursak özetle artık tasarımcılar birer dekoratör değil. Elindeki mevcut kaynak ile sınırlı ve sıradan tasarımlar yapmak yerine, düşünen problem çözen, analiz eden, kullanıcı odaklı çözümler üreten birer uzman olarak bakılmalı.
Hal böyleyken, tavsiyem proje paydaşlarının nispeten kişisel beğenilerini yansıtan, üstelik bunu kurumsal kılıf içine saklayarak, “çaktırmadan yapılan” – Şurası mor olsa olmaz mı? gibi sığ yorumlardan kaçınmaları.
Biz günceli yakalamış arayüz tasarımcılarının kitapta çoktan orası mor olsa nasıl olurdu bölümlerini geçtiğini hatırlatmak isterim.
Bir tasarımcıya neyi ve neden istediğinizi söylemek yeterli artık. Geri kalan en iyi çözümü işin uzmanı olan tasarımcı zaten sunacaktır.
Yorumlar (1)
Furkan Açıkgözdiyor ki:
21 Nisan 2014 10:52 amKesinlikle doğru bir noktaya odaklanmışsın abi!
UX designer olarak gelen brief, döküman vs. ile bir araştırmaya girişiyorsun. Bulgular dahilinde wireframe hazırlıyorsun. Ama öncesinde taslak üzerinden yapılması gereken yorumlar özellikle UI çıktıktan sonrasın saklanmış gibi karşına çıkıyor :)