Bir tasarımcının en sık duyduğu terimlerin başında gelen deadline, yani son teslim tarihi kavramına şöyle bir göz atmaya ne dersiniz ?
Tasarımlarınıza başlamadan önce elinize gelen 2 bilgiden biri üretilecek iş hakkında bilgiler diğeri ise o işin ne zaman bitmesi gerektiğine dair süre bilgisidir.
Şüphesiz işi doğru şekilde üretmenin yanısıra doğru ve ögörülen zamanda teslim etmekte projenin önemli parçalarından biridir.
Son teslim tarihini tutturmak için ise öncelikle doğru bir zaman planı yapmanız gerekiyor. Kendi kapasitenizi iyi bilmeniz, elinizdeki projeyi iyi analiz ederek doğru çalışma zamanlarını oluşturmanız gerekiyor.
Ben hiç bir projenin (İstisnalar hariç tabii..) sabahlanarak bitirilebileceğine inanmayan biriyim. Bir iş zamanında yetişmemiş ve teslimatın son dakikalarında bitirmek için amansızca çırpınıyorsanız şu hataları yapmış olabilirsiniz.
- Proje için doğru zaman planlaması yapmamışınızdır.
- Gerekli Ar-Ge çalışmasını yapmadığınız için tıkanmış/bloke olmuşsunuzdur.
- Nasıl olsa yetişir mantığı ile son ana kadar sıkmadan rahat çalışmışsınızdır.
- Zaten hemen her işi zamanında yetiştirmeyerek bunu alışkanlık haline getirmişsinizdir.
Birde sizden kaynaklanmayan yetersiz bilgi ve malzeme akışı, hatalı proje yönetimi, eksik bilgilendirme gibi maddeler var ki, bu tıkanıklıklar karşısında tasarım gurusu dahi olsanız yapabileceğiniz pek fazla bir şey yok.
Yaptığınız işleri zamanında teslim ederek, hem kendinizi hem de yöneticinizi tatmin ederken, sektörde güvenirliğinizi artıracağınızı da unutmayın.
Bir cümlede mesai kuşları için, sizden kaynaklansın ya da kaynaklanmasın bir işi tamamlamak için geç vakitlere kadar çalışmış iseniz, özellikle devam eden işleriniz olduğunu varsayarsak bu size ertesi gün dilediğiniz saatte işe gelmeniz hakkını doğurmaz. Her işi geceleyerek tamamlamayı alışkanlık edinmiş, ancak ertesi gün en önemli revizyon anında bulamadığınız tasarımcıların hem çalışma arkadaşlarına hem de iş sahibi veya idarecilere faydadan çok zarar verdiğinin altını çizelim.
İş disiplini ve prensipleri olan profesyonellerin, sadece bilişim değil her sektörde her zaman saygı gördüklerini asla unutmamak gerek…
Yorumlar (15)
Muratdiyor ki:
27 Ekim 2008 3:59 pmUğruna sabahlanmamış tasarım, tasarım değildir [artiz.gif]
Cihan ÖNErdiyor ki:
28 Ekim 2008 2:23 amHasan hocam güzel yazmış;
Kapasiteni biliceksin, titiz olucaksın, doğru analiz ediceksin!
Levent Candandiyor ki:
28 Ekim 2008 7:23 amBu güzel yazı için teşekkürler. Bende bu yazınızı ekip arkadaşlarım hocalarımla paylaştım.
Kadir GÜNAYdiyor ki:
28 Ekim 2008 1:52 pmBu sadece bir proje için değil başlanılan her iş için en başından iyi analiz edilmesi şart. Çoğu arkadaşımın bu analizleri yapmadıkları için sürekli başa döndüklerini görüyorum.
Serkan Karaarslandiyor ki:
28 Ekim 2008 3:03 pmProjelerin zamananinda yetistirilememesinin onemli sorunlarindan biri de projenin kapsaminin iyi belirlenmemis olmasi. SINIR’lari cizilmemis bir proje asla bitmez. Yani projenin hedefinin belirlenmis olmasi sarttir. Proje suresince daha iyi fikirler gelebilir, su ozelligide eklesek ne guzel olur denilebilir. Eger proje yoneticisi ya da projeden sorumlu kisi ya da kisiler, bu tarz isteklere karsi gelmez ise projenin bitim tarihi surekli olarak otelenir. Proje icinde calisanlarsa surekli olarak hedeflerini sasiracaklar ve yolun sonunu goremeyeceklerdir.
Bu yuzdendir ki, gidilecek hedef ve yol projenin basinda mutlaka belirlenmesi sarttir. Yani projenin SINIRlari iyi cizilmeli ve asla esnetilmemelidir.
Bekir Arslandiyor ki:
29 Ekim 2008 5:45 amteşekkür ederiz bu değerli yazı için. bu tip disiplin ve profesyonelliğe ihtiyacımız var gerçekte.
alidiyor ki:
29 Ekim 2008 3:25 pm@Murat
+1
@hasanyalcin
-1
dediklerinde olmassa olmaz doğrular var ancak birazdan tasarımımı çizmeye devam edecem, mutemelen gec de gidecem işe, ancak kimse kalkıp bana ne iş yerime nede işime saygım olmadığı densizliğini yapamaz.
bu kadar dar kafalı bir iş yerinin çalışmalarıda dar bir çerveden dışarı çıkamaz. aynen eski iş yerimin halen html’in ne olduğunu bilmediği bir firma olarak koskaca kurumların işlerini alıp iş yaptığını ve site sahibi olduğunu sanan ahmaklar gibi.
yani hasan kardeşim binlerce projece dökümanı hazırlayıp planlar üzerine çalışan ms’den apple’a kadar tüm büyüklerin programları dahi taahüüt edilen zaman dilimleri her zaman ileri atılıp geç çıkmıştır.
ki türkiyede en ciddi kurumlar ile calismis olsanda dahi, is bittikten sonra aklıma geldi modeli bitmek bilmeyen bir sorunken kağıt üstünde yapılan hesaplar verimlilik olarak %65 den fazla doğru bir yönlendirme sağlayamaz.
Hasan Yalcindiyor ki:
29 Ekim 2008 4:06 pm@ali
örnekleyelim;
Bir iş için gece çok geç vakte kadar çalıştın, ve ertesi gün 13.00 da işe geldin, (senaryo bu ya..)ancak çalıştığın firmanın iş yaptığı başka bir şirketin ki bu işte senin eline bakıyor; sitesi için sabahtan acil bir banner değişikliğine ihtiyaç oldu o gün için sabahtan girilmesi gereken acil bir çalışma, ama sen olmadığın için ancak o iş öğleden sonra 15,00 da tamamlandı ve hiç bir anlamı kalmadı tabiiki..
Bu durumda senin geç çıkarak gösterdiğin özveri firmaya ertesi günkü bu haraketin yüzünden prestij kaybına sebep olmaz mı ve yöneticin sana bu durumda iki kelime laf etse bu o nun densizliği mi olur ? Profesyonel hayatta densizlik değil disiplin vardır kanımca..
alidiyor ki:
30 Ekim 2008 2:50 am@hasan
haklısın, baştada dediğim gibi dediklerinde olmassa olmaz doğrular var, ancak disiplin sadece senin anladığın tek tip çalışma düzeneğini ifade etmez. farklı mesai uzatmaları olsa bilem bu tür sorunlara yol açmıyacak şekilde çalışmasını planlıyarak profesyonelce aşmış iş yeri ve çalışanlarda vardır.
Serkan Karaarslandiyor ki:
30 Ekim 2008 3:44 pmBu disinplinli olma meselesine bende bir yorum yapmak istiyorum.
Bir gun once eger 22’ye kadar calistiysam bu bana ertesi gun sirkete gec gelme ozgurlugu verir mi?
Ilk once bakilmasi gereken sey calisanin kontrati olmasi gerekiyor. Kontratta eger haftada 40 saat calisilacak diye bir ibare varsa, calisan haftada 40 saat isinin basinda olur calisir. Ekstra calisilan saatin parasi alinir.
duruma calisan gozunden bakacak olursak:
bir gun once saat 18’de cikabilirdim, ama ekstra 4 saat calistim. Ertesi gun yine saat 9’da isimin basinda olurum. Ama calistigim ekstra saatlerin parasinin odenmesi sartiyla. Aksi halde haftada 40 saat calistiysam bence bu yeterli bir sebeptir. Eger yoneticimden izin almadan ise gec geliyor veya erken gidiyorsam bu affedilmez. Eger bir sirket benim yoneticimden bir is istiyor ve bu isi yapan kisi de benim ve o gun oglene kadar izinliysem (cunku bir gun once 4 saat ekstra calismisim) yoneticimin bana tek bir soz bile soyleme hakki vermez. Cunku ben kendimden fedakarlik yapip bir gun once 4 saat calismisim, bu durumda yoneticim beni takdir etmiyorsa, lafda edemez. Yoneticinin yapmasi gereken sey, bu isle ugrasan calisanin bir gun once calistigi icin oglene kadar izinli oldugunu soylemesidir.
Hollanda’da calisiyorum, burda haftalik calisma saatiniz baz alinir. Genelde gunde 8 saat calisacak sekilde insanlar ise baslar ve islerini bitirir. Mesela ben ise 8’de geldiysem 8 saat calisir ve gidebilirim. Eger yetisecek bir sey varsa calismaya devam ederim, fakat calistigim saatlerin ya parasi bana odenir ya da ne kadar calistiysam o kadar saat ise gelmeme hakkim olur, yoneticime hangi saatler sirkette olmadigimi soylemek kaydiyla.
soyle bir seyi cok duydum: su anda bu isi yapan arkadasimiz yillik izinde ya da bugun izinli o yuzden isteginizi su gun yapabiliriz diyorlar. Hollanda’da calisanlarin yillik izinleri de 25 calisma is gunudur (en az), ve istedikleri gunleri gerekirse 25 gunu de tek seferde kullanabilir.
Yani demek istedigim sudur, eger calisan isini yapiyorsa bu yeterlidir, is yetistirilecek diye calisanin haklari yenmemelidir.
alidiyor ki:
30 Ekim 2008 5:24 pm@Serkan Karaarslan
+1
kesinlikle katılıyorum, kendimde dahil alanında uzman çevremden örnekleyim verimliliğim maksimun şekilde arttırmak için çalışanın kişinin en rahat en verimli saatleri gece hatta çok alakasız olanlar dahi vardır. bu na göre belirli periyodlarda iş planlaması dahi yapılıp çalışılmıştır.
işte 1 ayda bitireceği bir projeyi evinde o proje için daha rahat ve daha hızlı çalışabileceğini söyleyip ilgli projeyi 15 günde bitirilmiştir. bu tür meseleler iş yerinin personeli’nin alacağı verimi en iyi şekilde değerlendirmesidir. kendisinin koyduğu çizgilere göre değil personelinin isteklerini tüm işyerinin verimliliği olarak görerek ne kadar uyumlu çalışabilmesiyle alakalıdır.
Serkan Karaarslandiyor ki:
31 Ekim 2008 1:56 amCevremde ve kendimde gordugum soyle de bir sey var.
Eger yoneticim icinde bulungupum takima sistematik bir sekilde mesaiye kalmalari gerektigini soyluyorsa, mesela 2 hafta boyunca hergun 22’ye kadar calisiyoruz. Icinde bulundugum takim arkadaslarim ve ben ilk bir iki gun mesailerde verimli bir sekilde calisirken, bu verimlilik 2-3 gun sonra bozulmaya basliyor ve normal calisma saatlerindeki verimliligi de etkileyerek, aslinda daha hizli bitmesi umulan is aslinda yavasliyor. Bunun yerine yoneticim beni ve takim arkadaslarimi motive ederek bizi rahatsiz eden kosullari ortadan kaldirabilir ve verimliligi arttirabilir. Fakat maalesef bu hicbir zaman dusunulmez ve sorumluluk tamamiyle calisan kisiye yuklenir.
Su anda yonetici olan arkadaslar varsa biraz geriye giderek kendilerini normal bir calisan olarak hatirlasinlar ve o zamanlar nelerden hoslanmadiklarini dusunsunler.
Şafakdiyor ki:
2 Kasım 2008 12:50 pmSerkan arkadaş iyi demiş hoş demişsin de çalışanın günde 8 saati ne ile doldurduğu da önemli , ayrıca işine ve işverenine ve en önemlisi kendisine saygısı da önemli.
Sana verilen işi zamanında yapmazsan, bütün gün o msn senin bu msn benim dolaşı durusan, işyeri kotasından akşama kadar film indirip durursan hatta filmin son partını yetiştiremeyip mesaiden sonra indirmeye devam ederek mesai yaparsan, iş vereninde aldığı ve sana verdiği işi yetiştiremeyip zarar uğrarsa ne yapmak lazım.
Serkan Karaarslandiyor ki:
3 Kasım 2008 3:43 amzaten takim icinde zamanini iyi degerlendiremeyen bir eleman varsa onu nazik bir bicimde uyarmak ve ise odaklanamama sorununu cozmek gerekir. Aksi halde yoneticinin calisana sanki ceza niteliginde mesaiye kalmasini zorlamak her iki tarafida etkileyecegi icin, biten bir is kaliteli de olmayacaktir.
Eger calisan bu uyarilara ragmen duzelmiyorsa o zaman sirket ile iliskisini kesmek gerekir.
Aslinda en basta soylenmesi gereken sey de su olmalidir. Herkes kendi sorumlulugunu bilmeli ve buna gore calismali. Is zamaninda is, eglence zamaninda eglence. Bu sirket icinde bir kural olarak konmalidir. Yonetici takim icine bu kurallari koyabilir ve calisanlarda buna uyum saglayabilirse, iste o zaman gercekten iyi bir yoneticidir. Yoksa yonetici pozisyonundaki kisi ordunun basindaki komutan gibi emirler verip bunun uygulanmasini beklememelidir.
İş Disiplini | Hasan Yalçındiyor ki:
17 Mart 2009 11:19 pm[…] son teslim tarihinin tasarımcılar hatta tüm çalışanlar için ne kadar önemli olduğundan dem vurmuştuk. Şimdi biraz da kendimizi disipline edelim […]