İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri devam ediyor, bu etkinlikler kapsamındaki Edge of Arabia “Transition” sergisi ile geçen yılda takip etme şansı bulduğum Amber Sanat ve Teknoloji Festivalinden söz etmek istiyorum sizlere.
Öncelikle her iki etkinliğinde İstanbul Sanat limanı Antrepo 5’te olduğunu hatırlatarak Edge of Arabia katına doğru ilerleyelim. Edge of Arabia gezici bir sergi, Avrupanın bir çok önemli kentinde de sergilenen eserler bu kez İstanbullu sanatseverler ile buluşuyor.
Suudi Arabistan’ın bugüne kadar çok fazla su yüzüne çıkmamış çağdaş sanat kültürüne ışık tutan etkinlikte enstalasyondan performansa, fotoğraf ve videolardan heykele kadar çok çeşitli alanlarda 20 sanatçının 80 eseri sergileniyor.
Suudi Arabistan’ın çağdaş kültürüne farklı bir gözle bakmak isteyenler için ilginç eserler mevcut. Ancak kişisel fikrim bu kadar ses getirmesi beklenen sergi içeriği bu kadar zayıf olmamalıydı, bir kaç ilginç ve modern eser haricinde neredeyse hiç bir şey yok gibi. Öte yandan her iki etkinliği de birlikte ziyaret etme fırsatı bulduğum Fundalina’nın bu sergi için “İçerisinde kadın olmayan sanat’ta eksiklik vardır” saptamasını çok doğru bulduğumu paylaşmadan geçmek istemem. Ne kadar çağdaş bir girişim de olsa, işin estetik yanı şüphesiz eksik kalıyor.
Amber Sanat ve Teknoloji Festivali 2010 “Verikent”
Aslında geçen yıldan damağımızda buruk bir tad bırakmasına rağmen önemli bir etkinlik olan Amber Sanat ve Teknoloji Festivali bu sene Edge of Arabia ile aynı mekanda Sanat Limanı Antrepo 5’te yer almakta. Geçen yıla göre daha derli toplu ve çekici bir düzenleme yapıldığının altını çizmek lazım. Özellikle standlardaki görevlilerin son derece ilgili, yardımsever ve paylaşımcı olması etkinliğin değerini artırıyor.
Bu yılki Amber’in teması “Datacity” yani “Verikent”. Kısaca modern kentler ve veri ilişkisini ele alan etkinlikte son derece ilginç tasarımlar ve fikirler sergilenmekte.
Bunlardan en etkiliyici ve ilginç bulduklarım ise şöyle;
Trans(port)(l)ation
Bu çalışmada İstanbul’daki uçak, vapur ve otobüs seferlerinin verileri işlenerek delikli kartlar oluşturulmuş, ve bu delikli kartlar da bildiğimiz klasik müzik kutusuna entegre edilerek verinin seslendirilmesi sağlanmış. Cihazın yanına yaklaşıp elinizle çevirdiğinizde duyduğunuz melodiler ise yukarıda söz ettiğim verilerin seslendirilmiş halleri oluyor. Gerçekten çok yaratıcı ve etkiliyici mutlaka denemelisiniz.
Yapay Ahmaklık
Burası en çok vakit geçirdiğimiz bölüm oldu. İşin içinde bir şeyler çizmek olunca daha bir ilgimi çektiğini söylemeliyim. Burada teknolojik bir başlık takarak kamera ile çevrenizi görerek, derinlik ve perspektif kaygısı olmadan objelere erişerek bir şeyler çizmek. Ancak kameradaki bakış açınız dışarıda değiştirildikçe çizim yapmanız gittikçe zorlaşıyor ve kafanızda farklı algılara sebep oluyor. Çok ilginç ve bir o kadar da eğlenceli bir deneyimdi.
Kapasitif Beden
Burada, bulunduğunuz karanlık oadada beden hareketlerinize, grafiksel olarak tepki veren bir uygulama var. İlginç ve ziyaret edilmesi gereken bir başka bölüm.
Kent ve veri üzerine, hatta bu verilerin görselleştirilmesi, işitselleştirilmesi ve farklı yöntem ve modeller ile sunulması üzerine yoğunlaşan bu yılki Amber bence övgüyü hakediyor. Festivalin bazı bölümleri, panel ve etkinlikleri için İstanbul Modern’i de ziyaret edebilirsiniz. Değişik, farklı, sanat ve teknoloji ile içiçe bir gün geçirmek için Amber’10, 5-14 Kasım tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.
Gün sonunda ise ortak kanımız, bu etkinliklerin çok tenha geçmesinin üzücü olduğu, bu değerli çalılşmaların bir çok mecrada yeterince ya da hiç yer almadığı ve tanıtılmadığı yönünde oldu.
Gün boyunca bir çok detayı yakalamama ve her iki etkinliği görüntülememe yardımcı olan Fundalina’ya kucak dolusu teşekküler, kendisinin Amber Sanat ve Teknoloji Festivali ile ilgili blog yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Bir yanıt yazın