Spor Kulüpleri ve Görsel Kimlik
Spor, özellikle de futbol büyük kitleleri bir araya getiren, iletişimin bilinen tüm türlerine açık ve etkileşimi en yüksek kavramlardan biri. Hele de konu endüstriyel futbol detayına geldiğinde, olayı sadece sportif açıdan değil, satılabilir ve pazarlanabilir değerler üzerinden analiz etmek mümkün. Hal böyle olunca spor ve futbol kulüplerinin birincil iletişim unsuru da kurumsal görsel kimlikleri oluyor.
Dünyada bir çok kulüp bu iletişimi daha sağlam tutabilmek için zaman içerisinde görsel kimliklerinde iyileştirmelere gidiyor, daha kullanılabilir ve estetik değerler katmaya çalışıyorlar.
Bir kaç yıl öncesine dönecek olursak önce 2006 sonra 2012’de el değiştiren Paris Saint Germain kulübü bu dönem içerisinde de logosunda değişikliklere gitti. Son hali ile görsel kimliğinde gereksiz ve anlaşılmayan öğeleri atarak, hem offline hem de online mecralarda daha kullanılabilir bir hale getirdi.
Geçtiğimiz dönemde İngiliz kulübü West Ham United’ın da yaptığı yenileme bundan farklı değildi.
Bir başka İngiliz kulübü Aston Villa ise tüm kimliğini baştan aşağı elden geçirmekle kalmadı, sadece kulübe özel bir font ve ikon seti de ortaya çıkarmaktan geri kalmadı. sonuçta ortaya farklı disiplinlerde eşit sonuç veren homojen bir iş çıktı.
A.B.D ulusal futbol takımı, görsel kimliğini yenileyen bir başka organizasyon. Sizce daha sade ve temiz olabilir miydi? Tertemiz bir iş.
Ancak son dönemlere bana göre damga vuran iş Belçika futbol ligi kulüplerinden Genk’ten geldi.
Görsel kimliklerini o kadar eşsiz bir şekilde yenilediler ki, gerçekten sadece spor kulüplerine değil kurumsal firmalara bile parmak ısırtacak bir iş ortaya çıktı.
Kulüp işi profesyonellere devredince ortaya çıkan iş bu!
Ülkemize döndüğümüzde zaten hayli zayıf ve pek de yaratıcı olmayan iletişim konusunun görsel disiplinlerde de pek ele alınmadığını gözlemlemek mümkün.
Son dönem logo yenileyenlerden Kasımpaşa’nın yeni kimliği hayli tepki görmüştü. Yeni kulüplerden Osmanlıspor adı ve duruşuna yakın bir logo ve forma tasarımı ile boy gösteriyor, en azından kendi içerisinde bir bütünlüğü yakalamış sayılabilirler.
2014 Yılında İBB, Başakşehir FK adını alınca görsel kimliğini de yeniledi. En azından sade ve anlaşılır bir hale getirdiler.
Benim bireysel olarak bir türlü anlamadığım konu, futbolcu ve diğer giderler için milyonlarca Lira hatta Euro harcayan Süper Lig’in büyük kulüplerinin hala konu görsel iletişim olunca ceplerinde akreplerin ortaya çıkması.
E-Store tasarımı için bir iki bin Lira bütçe üzerine çıkmayanlardan, tüm tasarımı bedavaya getirmeye çalışanlara kadar ne ararsanız var. Bu gerçekten inanılmaz, takımınızda dünya yıldızı oynatıyor ve bununla gururlanıyorsunuz, ancak işin iletişim ayağının bir numarası olan web siteniz bu işlerden anlayan teyze oğlu‘na yaptırılmış, ya da en azından öyle gözüküyor.
Kurumsal kimlik deseniz zaten yerlerde. Son dönemde en çok ilgimi çeken çalışmalardan biri Süper Lig’e yeni gelen Alanyaspor’un logosu. Hani kimlik renk kartelasında nerede duruyoru falan geçiyorum, neyi ifade ediyor acaba?
Bu, kulübün ilk logosu mu, yoksa daha sonra bir evrim geçirdi mi; bu konuda bir kaynağa ulaşamadım. Ancak bu logo tasarlanırken, ne hislerle ve ne düşünülerek ortaya çıktı bilemiyorum. Hazır Süper Lig’e gelmişken, hani Genk örneğindeki gibi olmasa da minik bir bütçe ayırıp modern temiz akılda kalıcı bir çalışma yapılamaz mıydı?
Elbette yapılabilirdi, ancak kulüplerin genel itibari ile iletişim ve etkileşime verdiği değer bu dijital ya da dijital olmayan mecralarda gördüğünüzün ötesinde değil.
Artık spor kulüplerinin de kurumsal firmalar gibi bir yerlerden başlama zamanı gelmedi mi?
Abi kulüplerin logolarından bahsetmişsin ama, Manchester City’nin yenilenen “flat” logosuna değinmemişsin. Yine de bazı yeniliklerinden haberdâr olmadığımız logolar hakkında bahsettiğiniz için teşekkürler.
Gittikçe yayılan “flat” tasarım, futbol kulüplerinin logolarına kadar işlemiş. Görünen o ki, Avrupa’da bir başarısı olmayan ve kendi halinde bir takım olan Genk, bu işi çok iyi yapmış. Tebrik etmek gerekir.
Bence Alanyaspor’un logosunda olan şey şu: dalındaki portakal, Toroslardaki çam, Star Trek futurizmi, günden güne çöle dönüşen Akdeniz’den bir kuple ve son olarak da batan güneşten fırlayan histerik anılar.
Avrupa’da yaygınlaşan, daha sade daha kolay akılda kalır görüşü genelde olumlu sonuçlar verse de arması klasik haline gelmiş olan kulüplerin bu işe girerken çok cesur davranmamalarından yanayım. Juventus’un bir önceki logosu takımla ilgili güzel anılar hatırlatırken bugün kullanılan logo çok daha soğuk geliyor. Tabiki bu düşüncem Alanya ya da Derince Belediye Spor için geçerli değil.