#direngezi’nin Gizli Sanat Yönetmenleri

31 Mayıs’tan beri bir başka günler yaşıyoruz tüm ülkede, olan bitenin öncelikle insani, vatani, siyasi ve toplumsal tarafını ilgilendiren sayısız yazılar okuyup tartıştık günlerce. direniş anahtar kelimesi altında Gezi Parkı olayları deyim yerinde ise sanatsal bir devrime de sahne oldu.

Günler boyunca tüm olayları, olan biteni ilgiyle hemen hemen geleneksel ve yeni mecraların tümünden takip ederken karşıma çıkan yaratıcılık ve espiri seviyesi son derece yüksek eserler karşısında kimi zaman çok düşündüm, çoğu zamanda katılarak güldüm.

Bu süreçte anladığım gerçekten komik bir milletmişiz aynı zamanda. Eğlenceli duvar yazıları gerçekten oradakilerin biz olduğunu her defasında bir kez daha hatırlattı bana. Olayların en gerilimli ve bol biberli olduğu günlerden birinde, biber gazı kapsülleri yağarken kim kalkıp duvara “Lanet olası Federaller!..” yazar ki? Ancak sen yazarsın ben yazarım. Ya da yere helikopter iniş pisti çizip “Yiyosa buraya in!” der?

Sadece bu iki örnek bile oradakilerin herhangi bir siyasi görüş, aşırı uç ya da marjinal gruba hizmet etmediğini kanıtlayabilir. Çok net olmasa da 80 darbesi öncesini hatırlayanlardanım. O zaman kimse duvarlara “Allahını Seven Defansa Gelsin” falan yazmıyordu. Herkes kendi ideolojik fikirlerini sloganlaştırarak duvar boyuyordu.

Bu yönüyle bile baktığınızda olayın politika ötesi bir durum olduğunu, toplumun bir bölümünün derdinin ağaç, avm değil sadece dinlenmek ve baskı görmemek olduğunu anlayabilmek çok kolay (ne yazık ki hala anlaşılmamış olsa da!).

Tüm bunlar olup biterken bir de -özellikle o çevrede yoğun olan ajansların, yaratıcı ofislerin çalışanları da, yani bir tarafı ile bakıldığında bizler de boş durmadık. Eli kalem (Mouse) tutan herkes bir şeyler ortaya koymaya çalıştı.

Beni bu eksende en çok üzen ise bir kısım medyada çıkan bazı haberleri okumak oldu. Sözde bazı güçler tasarımcılara ve sanat yönetmenlerine emir vermiş, ve onlarda Gezi Parkı olayları ile ilgili muhalif çalışmalar yapmışlar??!!

Oysa grafiker dediğin insan yaratıcı insandır, aklına bir şey geldi mi yazmaz, çizer. Bir olguyu, olayı sizin baktığınız gibi görmez. Derdini anlatmak için çizer, boyar. Kendi anladığını, gördüğünü ve duygularını taşır o ince ekrana. Tanımadığım isimlerini bile bilmediğim bir çok meslektaşım da bunu yaptı. Duygularını ortaya çıkardıkları dijital eserler ile dile getirdiler. İsyanlarını, mutluluklarını esprilerini kattılar yaptıkları işlere.

Kimisi çok öne çıktı herkesi bir şemsiye altında birleştirdi, kimisi sadece ara sokakta sıradan bir duvarda kaldı, üstünü boyayıp geçtiler. Ama her ne olursa olsun, bu sefer insanlar dertlerini sadece haykırarak, bir kaç cümleden oluşan dövizlerle, pankartlar ile değil, dijital mecrada kendi bildikleri gibi görselleştirerek te anlatmaya çalıştılar. Bana kalırsa hepsi de muazzam çapullamışlar!

Gezi olaylarının üzerinde saatlerce konuşabilirim, konuşabiliriz elbette. Ben böyle şeylerin olabileceğini de hiç düşünmeyen biri olarak aynı zamanda zihinsel bir devrim de yaşadım kendi içimde.

Burada örneklerini gördüğünüz çalışmaların daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz, burada ve burada ise protestolarla ilgili fotoğraflar var. Birbirinden eğlenceli duvar yazılarından seçmelere buradan, hepsinin daha fazlasına bağımsız haber sitesi T24’ün galerilerinden ulaşabilirsiniz.

Sonuç itibari ile everyday we are çapulling!